Zorunlu göç (hicret) ile ilgili İslami, insani ve koruyucu ilkeler, İslam tarihi ve teorisinin önemli temalarındandır. İslam’da hicret gerçek bir insan hakkıdır. Hicret, bir görev ve bir hak olup kapsamlı ve etkili bir koruma sağlar. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayeti ve çok sayıda Hadis (Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sözleri) zorunlu göç ve mültecilerle ilgilidir. Hicret hukuku modern mülteci hukukundan oldukça farklıdır. Zorunlu göçmenlere (muhacirlere), özellikle sığınma hakkı, geri gönderilmeme ve korunma hakkı gibi daha fazla hak garanti eder. Modern uluslararası mülteci hukukunda, zorunlu göçmenlerin sığınma talep etme ve geri gönderilmeme hakları vardır, ancak sığınma alma hakları yoktur. Yani garanti edilen koruma oldukça sınırlıdır. Hicret hukuku ise uluslararası mülteci hukukunda yer alan geri göndermeme ilkesinin ötesine geçmektedir. Zorunlu göçmenler için sadece geri gönderilmeme hakkını değil, ev sahibi toplumun bir parçası olarak yaşama hakkını da garanti altına almaktadır. Ancak, barış ve güvenlik dünyası olması gereken günümüz İslam dünyası, çatışmaların ve zorla yerinden edilmenin dünyası haline gelmiştir. Zorunlu göç ve göçmenler söz konusu olduğunda, günümüz dünyası daha ziyade modern mülteci hukukuna atıfta bulunmakta, hicret ve muhacirlerle ilgili İslami öğretilere ve ilkelere pek değinmemektedir. Hicret hukuku gündeme alınıp uygulandığı takdirde, zorla yerinden edilmiş kişilere sağlanacak korunmanın geliştirilmesine ve geri gönderme de dahil olmak üzere şu anda karşı karşıya oldukları sorunların azaltılmasına büyük katkı sağlayabilir.

Author